Saturday, June 25, 2011

Tanrı Fareleri Sever

Kanepede uyuyorum sanki yüzyıllardır
Serserinin teki binmiş beynime, son ses turluyor sokaklarda.
Fareler kemirmiş bedenimin kablolarını, ne hikmetse çarpılmamışlar.
Tanrı fareleri sever
Martılar kül olur, sıçanlar hüküm sürer.
Yağmur yağacakmış hissi var üstümde senden kalma
İçi kırılmış bir kurşun kalem saplamışım diz kapağımın orta yerine
Oh çekiyorsun, acının devası eziyet.
Gözümü bağladığın arnavut kaldırımlarında kalmış dişlerim
Rakı bastırıyorsun utanmadan, yutmaya çabalıyorum pamukları.
Gecelerden bir gece bir "hadi ordan" uzattın bana
Gün doğmadı daha...
İhaneti anlamak ihanet etmişsin demek
Kadavranın ölümü kavraması gibi.
Mor damarlarımda kara fatmaları besledim bayramlarca
Hiçbiriyle barışamadım
Onca kutu çikolata, onca kutu sahte orgazm.
Öğlenlerce uyandım, posta kutusuna süründüm
Bir mektup görmedim.
Pişman sayılmam, sadece
Belki karşıya geçmeliydim
Yakmadan önce köprüleri.
Clint Eastwood izlerken onun kadar sarhoş olmamalı anlaşılan.
Kanepede uyuyorum sanki yüzyıllardır
Beynimde bir teyp son ses,
Fareler, tanrı ve dramatik birşeyler.
Yağmur yağacak, hissediyorum

No comments: